Akılcılık, Değerler ve Dış Politika

Gerçekçi ve akılcı “yürütülmesi gerektiği” –yürütüldüğü değil- imajına sahip dış politika bazen gerçekçi olmayabildikleri de bilinen ‘değer’ vb. öznel etkenlerle neden gerekçelendirilir” sorusu zaman zaman kafaları kurcalar. Bunun cevabını, Özel Konular dersi için “Stratejik Zihniyet Çerçevesinde Dış Politika Analizi ve Türkiye Örneği” konusunu incelerken anlamaya çalışıp kısa bir başlıkta ele almıştım. Türkiye’nin dış politikasında değerlerin sıkça konu edilmesi dolayısıyla (stratejik zihniyet bağlantısını aradan çıkararak) burada yeniden ele aldım.

Başlamadan önce sorumuzu tekrar edeyim: Değerler, neden çıkar tanımlamalarına temel ve dolayısıyla dış politikaya gerekçe olur?

İyi okumalar…

AKILCILIK/GERÇEKÇİLİK, DEĞERLER VE DIŞ POLİTİKA

Uluslararası ilişkiler düşüncesinden öte siyaset felsefesinin de temel gerilimlerine dair açıklamalarıyla klasikleşen “Yirmi Yılın Krizi: 1919-1939” başlıklı eserinde E.H.Carr’ın belirlediği gibi, evrensel ilke olarak öne sürülen ve politika gerekçesi gösterilen bir takım normlar ve değerler aslında çıkarların bir ifadesi –belki daha doğrusu çıkarı örtmeye çalışmanın bir biçimi- olabilir.1Edward Hallet Carr, Yirmi Yıl Krizi (1919-1939), Çev. Can Cemgil, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Eylül 2010, s.132. Örneğin; II. Dünya Savaşı’na giden süreç içerisinde Eylül 1938’de Fransa’nın ve İngiltere’nin Dışişleri Bakanları, barışın her şeyden önce geldiğini dile getirdiğinde ve barışçıl yolla çözülemeyecek sorun olmadığını ileri sürerek evrensel bir ilkeyi yahut değeri vurguladığında, altta yatan çıkar, barış korunduğu sürece, statükoda Fransa’nın ve İngiltere’nin istemeyeceği hiçbir değişiklik olmayacağıydı.2 A.g.e. s.129. Bu örnek, fayda odaklı akılcı veya gerçekçi bir “değerle gerekçelendirme” açıklaması, fakat yukarıdaki sorumuza yeterli bir cevap değil. Örneğin, yaşanan uzun toplumsal dönüşüm süreciyle İran dış politikasında pragmatizmle bir gerilim içinde olmakla beraber mezhepsel değerlerin önemli yeri olmaya başladığı ve bunun dış politika davranışlarının öznel gerekçelerinden biri olduğu şeklindeki bir gözlemi, bu tarz fayda odaklı akılcılıkla açıklamak güç olabilir. Burada çıkarların değerlerle ifadesinden ziyade değerlerin çıkar tanımlamalarına temel olması söz konusudur. Bu durumda değerlerin etkisini daha ayrıntılı ifade etmek için pozitivizm eleştirilerinden yüzeysel bir kesit not etmek yeterli olmayacaktır. Buradaki soru işaretini kaldırmak amacıyla özellikle değerler ve akılcılık ilişkisi hakkında farklı bir tespite yer vermek uygun olacaktır.

Akılcılık, Değerler ve Dış Politika

Sosyal davranışta değerler ve akılcılık araştırıldığında neredeyse tüm atıfların Max Weber’in (1864-1920) Almanca’dan İngilizce’ye “Economy and Society: an outline of interpretive sociology” (Ekonomi ve Toplum: Yorumlamacı Sosyolojinin bir Özeti) adıyla çevrilen eserine yapıldığı görülmektedir. Weber’in çalışmasında dört sosyal davranış tipi tespit ettiği kaydedilmektedir. Bunlar; (1) araçsal akılcı sosyal davranış (fayda odaklı veya gaye bilinciyle davranış, alm.zweckrational, ing.instrumentally rational social behavior), (2) değer odaklı akılcı sosyal davranış (değer bilinciyle, alm.wertrational, ing.value rational…), (3) duygusal davranış (hissi saiklerle, alm.affectuel, ing.affectual…), (4) geleneksel saiklerle davranış (traditional…).3 Weber’in sosyal davranış tiplerinden son ikisi konumuz dışında kaldığından bunlar hakkında kısa bir dipnotla yetinelim. Hissi saiklerle davranış, anlık duygu ve heyecanların davranışa neden olmasını ifade eder. Geleneksel saiklerle davranış tipi ise yerleşmiş alışkanlıklarla, âdet ve geleneklerin gereği olarak üzerinde eleştirel düşünmeksizin davranış sergilenmesini ifade etmektedir. Bkz. Max Weber, Economy and Society: An Outline of Iinterpretive Sociology. içinde “Basic Sociological Terms”, New York: Bedminster Press, 1968, s.24-25.’ten aktaran, yazar yok, Orientations of Social Action, http://en.wikipedia.org/wiki/Economy_and_Society, Erişim Tarihi: 30.07.2012 İleriki satırlarda görüleceği üzere araçsal akılcılığa alternatif olanlar aslında bu derece hissi ve mantıksız değildir.

Bunlardan ilk ikisi, araçsal akılcı ve değer odaklı akılcı sosyal davranış bir hedefe yönelik (goal-directed) davranış tipleridir. Dış politika amaçları ve gerekçelerini konu etmemiz açısından önemli olan da bu hedefe yönelik davranış tipleridir. İkisinde de ulaşılmak istenen bir hedef sözkonusudur, fakat davranış nedenleri farklıdır.

Herhangi bir felsefi tartışma içinde olmaksızın “akılcılık” (rationality) denildiğinde ilk akla gelen araçsal akılcılık fayda odaklıdır; hedefler ve amaçlar konusunda katı bir fayda-maliyet hesaplamasını, amaçların maliyeti yüksekse onlardan vazgeçmeyi veya onları düzeltmeyi şart koşar.4Ashutosh Varshney, “Nationalism, Ethnic Conflict, and Rationality”, Perspectives on Politics, March 2003 Vol. 1/No. 1, www.apsanet.org, 85-99. s.86-87. Çevrimiçi: http://www-personal.umich.edu/~satran/PoliSci%2006/Wk%204-2%20Sacred%20Values%20Varshney.pdf Erişim Tarihi: 30.07.2012 “Akılcılık kavramı standart iktisadi kullanımında da amaç odaklı akılcılığı kasteder ve bunun iki anlamı vardır. Birincisi, tercihin tutarlılığı (bağdaşması) anlamındadır: eğer B yerine A’yı ve C yerine B’yi tercih ediyorsam, C yerine de A’yı tercih etmeliyim. İkinci anlamı çıkar ile özdeştir. Eğer bir eylemin maliyeti faydasına ağır basıyorsa, çıkar yerine getirilmeyecektir.”

Çoğu zaman akılcılık kavramı gerçekçilik ile iç içe olarak da anlaşılır. Felsefi tartışmalarda gerçekçilik, “eylemin dayanağı olarak gerekçeli değerlendirme”yi karşılar. Böyle bir değerlendirme aktörün çıkarına dayalı olabileceği gibi geniş değerlere dayalı da olabilir. Davranışın gerekçesi, grup hedefleri, ulusal kimlik, dini değerler, estetik sebepler ve saire açısından geniş tanımlanmış olabilir. Bu geniş görüş, Weber’in “değer odaklı akılcılık” dediğini de içerecektir.

Davranışın nihai değerine olan bilinçli bir inanca dayanan değer odaklı akılcı davranış tipinde ise –Weber’in tespitinde- başarı olasılığından bağımsız, bilinçli “ahlaki, estetik, dinsel veya diğer” bir inanç sözkonusudur. Davranış, bu gibi değerler tarafından zorlandığında önemli kayıplar bilinçli olarak benimsenebilir. Genelde pazarlıkla ve ödün vererek anlaşma istenmeyecek bazı alanların veya hedeflerin yaşamaya devam etmesi değerli görülür -onların gerçekleşebilmesi ne kadar maliyetli olursa olsun. Bu hedeflerin başarı ortalaması değişebilir, ancak hedeflerin kendisi değişmeyecektir.

Değer odaklı akılcılık elbette, davranışlar yoluyla –mutlaka- övgüye layık değerleri öne çıkarmak anlamına gelmez. Bazı gruplar ve inanç sistemlerine karşı önyargı veya saf gururdan; itibar, özgüven ve idealler dizisi gibi hedeflere uzanabilen değerler de sözkonusu olabilir. Ayrıca değer odaklı akılcı eylemler uzak hedefler için uzun dönemli fedakârlıklardan, mevcut durum veya önyargının sert ifadelerine de uzanabilir.5Olumsuz bilinen değerlerin politik davranışa yön vermesine örnek Varshney’in de konusu olan etnik çatışmalardır. Ona göre “Çoğu kez ve çoğu yerde etnik ve milli seferberlik değer odaklı akılcı mikro-temeller olmaksızın başlayamaz. Zira bu, liderler tarafından araçsal olarak kullanılır, bazıları için etnisite oldukça değerli olmak zorundadır . Ancak, etnik seferberlik yalnız değer odaklı akılcı olarak devam edemez. Stratejiler gerekir,…” A.g.e. s.86 Bu arada, değer odaklı akılcılık hakkındaki incelemenin, etnik temelli politikaları anlamlandırma, ilgili aktörleri doğru analiz etme ve onları istenen yönde etkileme amacıyla bu duruma uygun mesaj ve davranışları geliştirme bakımından oldukça faydalı olabileceği de not edilmelidir.

Bahsedildiği üzere, değer odaklı akılcı davranış “başarı beklentisinden bağımsız olarak” sürdürülür. Bu fikir, Varshney’e göre en iyi, ideal bir tip veya değer odaklı akılcılığın saf/katıksız bir hali gibidir. Değer odaklı akılcılık başarıya yahut maliyetlere bu derece duyarsız mıdır? Görünen o ki, Weber’in fikrinin daha gerçekçi bir yeniden formülleştirmesi gereklidir. Bu amaçla Varshney, basit bir iktisadi kavramı, esnekliği kullanmaktadır.

Varshney, yiyecek ve otomobil alımlarındaki esnekliği örnek verir. Yiyecek talebi maliyetlere daha az duyarlıdır, otomobil talebi ise daha fazla. Bununla beraber ne yiyecek talep eğrisi sıfır esnekliktedir ne de otomobil talep eğrisi sonsuz esnekliktedir. Bu örnekle, hedefler ve dolayısıyla tercihler arasında derecelendirme farklılıkları vurgulanırken farklı derecedeki hedeflerin her biri için akılcı bir esneklik derecesi bulunduğu, sonsuz yahut sıfır esneklik şeklinde katı bir akılcı tercih varsayımının her zaman doğru olmadığı ortaya koyulmaktadır.6A.g.e. s.87.

Bu bakımdan değer odaklı akılcılık, davranışın temel hedeflerinin yüksek bir esneklik derecesini haiz olabilmesini ifade etmelidir. Sonuç olarak, değer odaklı akılcı sosyal davranış tipinde hedefler değer ve inanışların neticesi olup bir davranış bakımından hedeflerin akılcı tercihi sözkonusu olduğunda karşılaştırmalı olarak bu tür hedeflere daha yüksek bir değer atfedilmesini ifade eder –ama mutlaka mantıksızlık derecesinde değil. Bunun anlamı, akılcı stratejilerle hedefe ulaşılmaya çalışılırken karşılaşılan başarısızlıklara ve maliyetlere katlanma derecesinin diğer bazı hedeflerle karşılaştırmalı olarak daha yüksek olmasıdır. Yukarıdaki örnekten de anlaşılacağı üzere bunun gerekçesi şudur; değer odaklı çıkarların hedeflenerek izlenmesi durumunda bu hedeflerden vazgeçilmesinin alternatif maliyetinin -bir dereceye kadar- cari maliyetlerden yüksek olduğu düşünülmektedir. Örneğin, uzun vadeli çıkarlara yönelik fedakârlıkların tercihi bu nedenle gerçekleşir. Değerlerin, çıkarların belirlenmesi ve dolayısıyla dış politika üzerindeki etkisini de bu gerekçeyle anlayabiliriz. Böylece, örneğin, insani diplomasi gibi değerleri ön planda tutan ve tarih önünde verilecek hesabı, gelecek nesillere olumsuz imajlara sahip bir medeniyet bırakmama sorumluluğunu7Brzezinski, Tercih adlı çalışmasında ABD’nin Ortadoğu’da tarih içerisinde edindiği olumsuz imajların uzun dönemde güvenliğini nasıl açmazlara soktuğunu işleyip haklı olarak bu imajların dikkate alınarak hareket edilmesine yönelik tavsiyelere odaklanmıştır. Bu durum göz önüne getirildiğinde, orta ve uzun vadede bir medeniyet çevresinin uluslararası ortamda edindiği imajın güvenlik ve refah bağlamındaki hayati önemi anlaşılmaktadır. Bkz. Zbigniew Brzezinski, Tercih: Küresel Hakimiyet mi? Küresel Liderlik mi?, Çev. Cem Küçük, İstanbul: İnkılap, 2005, özellikle s.48-50 göz önünde bulunduran değer odaklı dış politik davranışları da anlamlandırmış oluruz.

Print Friendly

Atıflar

1. ^ Edward Hallet Carr, Yirmi Yıl Krizi (1919-1939), Çev. Can Cemgil, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, Eylül 2010, s.132.
2. ^ A.g.e. s.129.
3. ^ Weber’in sosyal davranış tiplerinden son ikisi konumuz dışında kaldığından bunlar hakkında kısa bir dipnotla yetinelim. Hissi saiklerle davranış, anlık duygu ve heyecanların davranışa neden olmasını ifade eder. Geleneksel saiklerle davranış tipi ise yerleşmiş alışkanlıklarla, âdet ve geleneklerin gereği olarak üzerinde eleştirel düşünmeksizin davranış sergilenmesini ifade etmektedir. Bkz. Max Weber, Economy and Society: An Outline of Iinterpretive Sociology. içinde “Basic Sociological Terms”, New York: Bedminster Press, 1968, s.24-25.’ten aktaran, yazar yok, Orientations of Social Action, http://en.wikipedia.org/wiki/Economy_and_Society, Erişim Tarihi: 30.07.2012 İleriki satırlarda görüleceği üzere araçsal akılcılığa alternatif olanlar aslında bu derece hissi ve mantıksız değildir.
4. ^ Ashutosh Varshney, “Nationalism, Ethnic Conflict, and Rationality”, Perspectives on Politics, March 2003 Vol. 1/No. 1, www.apsanet.org, 85-99. s.86-87. Çevrimiçi: http://www-personal.umich.edu/~satran/PoliSci%2006/Wk%204-2%20Sacred%20Values%20Varshney.pdf Erişim Tarihi: 30.07.2012 “Akılcılık kavramı standart iktisadi kullanımında da amaç odaklı akılcılığı kasteder ve bunun iki anlamı vardır. Birincisi, tercihin tutarlılığı (bağdaşması) anlamındadır: eğer B yerine A’yı ve C yerine B’yi tercih ediyorsam, C yerine de A’yı tercih etmeliyim. İkinci anlamı çıkar ile özdeştir. Eğer bir eylemin maliyeti faydasına ağır basıyorsa, çıkar yerine getirilmeyecektir.”
5. ^ Olumsuz bilinen değerlerin politik davranışa yön vermesine örnek Varshney’in de konusu olan etnik çatışmalardır. Ona göre “Çoğu kez ve çoğu yerde etnik ve milli seferberlik değer odaklı akılcı mikro-temeller olmaksızın başlayamaz. Zira bu, liderler tarafından araçsal olarak kullanılır, bazıları için etnisite oldukça değerli olmak zorundadır . Ancak, etnik seferberlik yalnız değer odaklı akılcı olarak devam edemez. Stratejiler gerekir,…” A.g.e. s.86 Bu arada, değer odaklı akılcılık hakkındaki incelemenin, etnik temelli politikaları anlamlandırma, ilgili aktörleri doğru analiz etme ve onları istenen yönde etkileme amacıyla bu duruma uygun mesaj ve davranışları geliştirme bakımından oldukça faydalı olabileceği de not edilmelidir.
6. ^ A.g.e. s.87.
7. ^ Brzezinski, Tercih adlı çalışmasında ABD’nin Ortadoğu’da tarih içerisinde edindiği olumsuz imajların uzun dönemde güvenliğini nasıl açmazlara soktuğunu işleyip haklı olarak bu imajların dikkate alınarak hareket edilmesine yönelik tavsiyelere odaklanmıştır. Bu durum göz önüne getirildiğinde, orta ve uzun vadede bir medeniyet çevresinin uluslararası ortamda edindiği imajın güvenlik ve refah bağlamındaki hayati önemi anlaşılmaktadır. Bkz. Zbigniew Brzezinski, Tercih: Küresel Hakimiyet mi? Küresel Liderlik mi?, Çev. Cem Küçük, İstanbul: İnkılap, 2005, özellikle s.48-50